Yazıdaki Başlıklar
Dr. Muhammed Bozdağ, çocuklarımızın maruz kaldığı ve aslında ebeveynler olarak suç ortaklığına soyunduğumuz dijital dünya yıkımının tesbitini yaparken, geri dönüşümün basit kodunu veriyor. Aslında bazı şeyleri geri çevirmek hiç de zor değil. Belki sahip olmamız gereken o “karar ânındaki kararlılık” kadar ucuz ve elimizde bir “dur deyiş”.
1980 öncesine gidiyorum… Ortaokul öğrencisiyim.
Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini dakika dakika sabırla çekiyorken babam: “Hadi herkes doğruca tarlaya!” dedi. “Ama baba…Baba ne olursun filmi izleyelim, Baba gidelim ama gelip filmi izleyelim…” Yalvardık.
Rahmetli babam kesin kararlıydı ve ısrarımız üzerine sesini yükselterek bizi tarlaya gönderdi. Mısır tarlasında çalışırken ağlıyordum. O filmi izleyemediğim için ağlıyordum. Kalbimde bir yara olarak kaldı bu olay…
Yıllar geçti ve ben baba oldum…
Doğrunun Yarasıyla Açılan Hata Kapısı
Oğlum ve kızım komşulardan görünce benden de çizgi film kanalına abone olmamızı istediler. Gözyaşlarımı hatırladım ve isteklerini ikiletmeden Kablo TV’ye ve özellikle o çizgi film kanalı, jetix miydi o zaman, emin değilim, ona abone olduk.
Aradan birkaç ay geçti. O beni kapıya heyecanla koşup sevinçle karşılayan çocuklarımı arıyorum. Koridorda omuzlarıma alırdım, güreşirdik, konuşurduk, beraber işler yapardık. İlgileri, zekaları gelişsin diye tamir, düzenleme vb. işlerimde işin bir ucundan onlara tuttururdum. Fakat kayboldular. Neler oluyor?
İzliyorum. Tuhaf davranışlar gelişmeye başladı. Öf püf ediyorlar. Bizden büyüklermiş gibi hükmedici konuşuyorlar. Eleştirebiliyorlar. Bir tuhaf bencilleşme, bir acayip kibirlenme… Bir pis maddeleşme, tatminsizlik… Yemeği beğenmeme, istekleri olmayınca seslerini yükseltme, debelenme… Birbirlerini öldürmece, satırla doğrayıp kazana koyup pişirip yemece oynuyorlar. Bunları çektikleri videodan öğreniyorum. Bunlar daha 6-10 yaşlarında…
Dehşete kapıldım. Bunlar çocuk. Bunlar benim sevgili evlatlarım. Ben terörist mi, cehennem odunu mu yetiştiriyorum. Ben hain yetiştireceksem keşke doğmasalardı. Aman Allah’ım!.. Korkunç bir şeyler oluyor. Adeta elim ayağım titremeye başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Laf söylüyorum anlamıyorlar.
Çocukları izlemeye karar verdim. Bir hayalet gibi takip ettim. Ne gördüm… Günlerinin çoğu televizyon karşısında o kanalı izlemekle geçiyor. Birbiri ardına çizgi diziler… Büyücüler, tanrısal gücü olan, evreni yaratıp yok eden, avuçlarından ışıklı bombalar fırlatan yaratık suretinde tanrılar. Gezegenleri yok eden şeytanlar… Birbirlerinin eteğini kaldırıp bakan çocuklar… Popo üzerine konuşmalar… Aslında kendilerini ördeklerin getirmediğini konuşup nasıl olduğunu utanılacak şekilde ifşa eden sahneler…
Sadece Çizgi Filmler mi Tehlike?
Sadece çizgi diziler mi? Çocuk animasyonları, oyuncaklar, neredeyse hepsi felaket.
Aman ya Rabbim! Ben çocuklarımın beynini tamamen şeytanın eline teslim etmişim. Şirk, küfür, dinsizlik, ahlaksızlık, fuhuş, kibir, bencillik, maddecilik, akla hayale gelebilecek ne kadar pislik varsa hepsi bu çizgi filmlerin içerisinde… Sürekli her gün, sabahtan akşama kadar…
Ben güya ailemizin rızkı için işe gidiyorum ve çocuklarımı evde şeytan eğitiyor. Nasıl bir dehşet yaşadım. Derhal kabloları kestim. Aboneliği iptal ettim. televizyonu yasakladım. Kızdılar, karşı koydular. Beton bir suratla dikildim karşılarına. Dünyada yaşayacakları en büyük acı cehennem odunu olmalarından ağır olamazdı.
Çocuklar Nasıl Düzeliyor, Etki Nasıl Kayboluyor?
Çok şükür birkaç hafta içerisinde düzelip eskiye döndüler. Enerjilerini boşaltacak zararsız yollar aradık. Çocuklarınıza sahip çıkın. Onları neyin nasıl yetiştirdiğini iyi takip edin. Şimdilerde mantar gibi türeyen bacak arası meraklısı, ateizmi adamlık sanan kibir küpü, haddini bilmez insancıklar görüyoruz. Bunlar bu milletin başının belası olacaklar, çok can yakacaklar.
Yazık oldu bu milletin bir nesline. Çocuk diye acımak olamaz. Acıya acıya çocuklarınızı cehenneme hazırlamayın. Şeytani zevklerin içerisinde dinsiz yetiştirecekseniz, bırakın çocuk yapmayın. Kendi günahı insana yeter.
Elbette ne yapsak da evlatlarımızın hayırlı olmalarını garanti edemeyiz. En azından kıyamet günü cenabı Allah’a verebileceğimiz cevabımız olsun.
ALLAH HERKESE HAYIRLI EVLAT NASİP EYLESİN. EVLATLARIMIZI KORUMA BİLİNCİNİ VE ÇARELERİNİ BİZE NASİP EYLESİN…