İmam ve Muhaddis Allame Şeyh Zekeriyya Kandehlevi (Rahimehullah) “Vücüb-u i’fa-il Lihye” isimli eserinde şöyle buyurmuştur: “Sakal traşı, Allah’ın yarattığını bir nevi değiştirmektir.” Nitekim Allah-u Teala Nisa Suresinde şeytanın:
“(Şeytan Allah’a karşı) elbette senin kullarından belli bir nasip edineceğim. Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları (boş) kuruntulara düşüreceğim, kesin olarak onlara emredeceğim de, hayvanların kulaklarını yaracaklar, şüphesiz onlara emredeceğim de, Allah’ın yarattığını değiştirecekler, dedi. Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.” (Nisa Süresi:119) şeklindeki sözünü zikretmiştir. İşte sakal traşı da şeytanın sevdiği ve emrettiği bu tağyir (değiştirme)dendir.
Şeyhul Meşayih Et Tehanevi (Rahimehullah), “Beyanü’l-Kur’an” isimli eserinde: “Sakal traşı da, bu değiştirmeye dahildir.” dedikten sonra, Abdullah ibni Mes’ud (Radıyallahu Anh)ın şu sözünü zikretmiştir:
“Dövme yapan ve yaptıran, yüzlerinin tüylerini yolduran, seyrek dişli güzel görünmek için ön dişlerini törpülettiren, (sırıtkan dişlerini gösterecek şekilde yapmacıklı gülmeyi alışkanlık hailine getiren) ve Allah (-u Teala)’ın yarattığını değiştiren kadınlara Allah (-u Teala) lanet etmiştir.”
Abdullah ibni Mes’ud (Radıyallahu Anh)in bu sözü, Esed oğullarından, Kur’an-ı Kerimi iyi okuyabilen Ummü Yakub isimli bir kadına ulaştığında o, Abdullah (Radıyallahu Anh)a gelerek: “Bu lanetleme nedir?” dedi. Abdullah (Radıyallahu Anh) “Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) lanet ettiği kimselere niye lanet etmeyeceğim? Hem bu, Allah (-u Tealan) ın kitabında da var.” buyurdu.
o kadın: “Vallahi ben mushafın iki kabı arasında ne varsa okudum fakat onu bulamadım” deyince, Abdullah (Radıyallahu Anh) “Vallahi sen onu gerçekten okuduysan, muhakkak onu bulmuşsundur. Bu: ‘0 Resul size ne verdiyse onu alın, size ne yasak ettiyse ondan da sakının.’(Haşr Suresi:7’den) ayet-i kerimesidir.” buyurdu. (Buhari, Libas:80,No.5587, Sf, 2216, Libas:82, No.5595, 5/2218, Müslim, Libas:33,No.2125,4/342, Ebu Davud, Tereccül:5, No.4169, 2/476, Darimi,isti’zan:19, No.2549, 2/733, İbni Mace, Nikah:52, No.1989, 1/640)
o halde Allah-u Teala’nın yarattığını değiştirmenin lanete sebeb olduğu, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in nehyettiği şeyin Allah-u Teala indinde de yasak olduğu meydana çıkmıştır ki, bu cidden çok açık bir meseledir.
Evet! Şeriat-ı Garra’ da değiştirilmesi emredilen veya serbest edilen, sünnet olmak, eteği traş etmek, tırnak kesmek gibi şeyler yasak olan ve münker (çirkin) kabul edilen değiştirmeden sayılmaz ki, biz bunlarda tafsilatı ile izah edilecektir inşâallâh.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in sakallı olduğu
Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sakal bırakmayı emrettiği gibi kendi sakalını da uzatmıştı, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in sakalını kazıdığına dair asla ve kata bir haber ve bir rivayet yoktur. Dolayısıyla Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in kırk yaşından sonra sakal bıraktığını iddia edenler, Efendimiz(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e kesinlikle iftira etmektedirler ve bunun cezasını çok ağır bir şekilde çekeceklerdir, çünkü Resulullah (Sallallahu Aleyki ve Sellem) e iftira etmek, başkasına iftira etmeğe benzemez. Nitekim:
-Muğire (Radıyallahu Anh) dan rivayet edildiğine göe Resulullah (Sallalahu Aleyhi veSellem) şöyle buyurdu:“Şüphesiz ki bana iftirada bulunmak, başka birine iftirada bulunmak gibi değildir. (Çünkü o, şeriat sahibi hakkında bir iftira olup, eseri bütün ümmete tesir edeceğinden, günahı daha büyük, azabı daha şiddetli olur). Her kim bana kasten iftira ederse, cehennemde oturacağı yeri hazırlasın.” (Buhari Cenaiz:33, No.1229, 1/434)
Bütün hadis ve fıkıh kitaplarında Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in abdest alırken sakalını nasıl hilalladığı (parmaklarıyla sakalının arasına su ulaştırdığı) belirtilmektedir. Yine bütün hadis kitaplarının önemli bir kısmını teşkil eden, “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in şemaili” bölümünde, sakalının şekli, uzunluğu, rengi, ne kadarının ağardığı ve bakımını nasıl yaptığı gibi hususlar tafsilatıyla anlatılmaktadır.
Bu husus bütün ümmet tarafından böylece bilinmekte olduğundan bunun aksini iddia edecek bir kimse yoktur. Biz de burada yeri gelmişken teberrüken bu husustaki bir takım rivayetleri zikredelim.
-Ebu Ma’mer (Radıyallahu Anh) buyurmuştur ki: Biz Habbab (Radıyallahu Anh) a: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğle ve ikindi namazlarında gizli okur muydu?” diye sorduğumuzda, o “Evet” diye cevap verdi. Biz: “Siz bunu nereden bilirdiniz?” diye sorunca, 0: “Sakalının sallanmasından” diye cevap verdi. (Buhari, Sıfatus Salat:9, No.713, 1/260, Ebu Davud, Salat:125, No.801, 1/272)
– Enes ibni Malik (Radıyallahu Anh) in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldığı zaman eline bir avuç su alarak çenesinin altına sokup onunla sakallarını hilallar ve: “Rabbim bana böylece emretti.” buyururdu. (Ebu Davud, Taharet :57, Na .145, 1/84)
– Cabir ibni Semure (Radıyallahu Anh) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in sakalı ile başının ön tarafı ağarmaya başlamıştı, yağ süründüğü zaman (beyazlık) belli olmazdı. Başının saçı dağılırsa belli olurdu. Sakalının kılları çoktu.” (Müslim, Fezail:29, No.2344, 4/501)
Tirmizi (Rahimehullah) “Şemail” isimli eserinde, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), in hilyesini (şekli şerifini) çok iyi tarifeden Ibni Ebi Hale (Radıyallahu Anlı) m şöyle buyurduğunu zikretmiştir.
-Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sık sakallıydı.”(Tirmizi Şemail:7, Sh.10)
İbnü’l- Cevzi (Rahimehullah) “El Vefa bi ahvalil Mustafa” isimli eserinde, Ali ibni Ebi Talib (Radıyallahu Anh) in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) büyük sakallıydı.” (El Kandehlevi, Vücübu i ‘fail lihye: Sh.24)
– Ummü Mabid (Radıyallahu Anha) da: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sık sakallıydı.” buyurmuştur. (Beyhaki, Delail-i Nübüvve:1/230, Hakim, Müstedrek:3/9)
Bütün bu açıklamalardan da anlaşılmıştır ki, sakal bırakmak, insanın üzerine yaratıldığı fıtri bir iştir, aynı zamanda islam dininde de emrolunmuştur, ayrıca bu, bütün peygamberlerin sünnetlerindendir. Hiç bir peygamberin yahut Allah dostlarından salih bir velinin sakalını kestiği veya kısalttığı nakledilmemiştir. Dolayısıyla sakalını traş eden veya bir tutamdan daha az kısaltan kimse, yaratıldığı fıtrat ve cibillete muhalefet etmiştir. Sakal traşı, fasıkların yolunu seçmek, peygamberlerin yolundan ayrılmaktır.
Bu günün müslümanları ise sakalsızlığı basit bir şeymiş gibi geçiştirmeye çalışmaktadırlar. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in bize haber verdiğine göre, yer yüzüne yüzyirmidörtbin veya ikiyüz yirmidört bin yahut Allah-u Teala’nın bildiği kadar çok sayıda peygamberler gelip geçmiş ve bunlardan hiç biri sakalım kesmemiştir.
Eğer “Geçmiş peygamberlerin bu gibi durumları hakkında bize o kadar tafsilatlı malumat gelmemiştir.” derseniz, Buna cevaben denir ki: ‘Peygamberler hakkında gerek Kur’an-ı Kerim, gerek bizim peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), gerekse Tevrat ve İncil yoluyla ve gerekse geçmiş ümmetler tarafından bizlere aktarılan bir çok malumat vardır. Bu bilgiler ışığı altında peygamberlerin bir çok özelliklerini öğrendiğimizden onlar hakkında epeyce bilgiye sahibiz.
Peygamberlerin dikkat çekici özellikleri varsa, onları da öğreniyoruz. Onlardan bazılarının sakallarının şekillerini ve boylarını bilmekteyiz; Nitekim Sahih hadis-i şeriflerde zikredildiği üzere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) miraç gecesi bütün peygamberlerle Mescid-i Aksa’da görüştüğü gibi, semada da bazılarına mülaki olmuş (kavuşmuş) tur.
Hadis-i şeriflerde rivayet edildiği üzere, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beşinci kat semada Harun(Aleyhisselam) ile görüştüğünde, onun sakalının uzunluğundan göbeğine ulaştığını beyan etmiştir. (Celaleddin es-Suyuti, el-Ayetül Kübra Fi Şerhi Kıssatul İsra) Yine böylece, İbrahim, Musa, ve Isa (Aleyhimüsselam) ı da tarif etmiştir.
Sakal kazımak önemli bir hadise, sakalsızlık da dikkat çekici bir vasıftır. Eğer Allahın peygamberleri arasında sakalını kazıyan bir kişi olsaydı, elbette bu husus bize kadar ulaşırdı. Evet! Biz bununla şunu iddia etmekteyiz ki, peygamberler içinde sakalını kazıyan bir tek peygamber yoktur. Başta Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) olmak üzere bütün peygamberler sakallıydı. Bütün peygamberlerin sakallı oluşu da, biz müminler indinde sakalsızlığın asla ve kata caiz olmadığına dair çok büyük bir huccet (delil) dir.
Ayrıca Ashab-ı Kiram’ın da bütün erkekleri sakalliydı: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ashabının erkekleri arasında bu günkü gibi sakalını kazıyan, sakalsız olan bir tek kişi yoktu. Sahabe-i Kiramın hayatı, şahsiyetleri ve hilye (şekil) leri bize kadar eksiksiz gelmiştir.
Yer yüzünde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve onun kıymetli ashabının hayatı bilindiği kadar başka hiç bir cemaatın hayatı bu kadar ince tafsilatıyla bilinmemektedir. Sahabe-i Kiramın hayatını anlatan sayısız kitaplar vardır ve çoğumuz bunlardan haberdarız.
Hatta Ashab-ı Kiramın bir nevi sicil defterleri tutulmuştur. Bu gün, Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarında bulunan ve diğer bir çok gazalara katılan Sahabe-i Kiramın tamamınınismi bilinmekte ve onunla beraber olmuş olan herkes eksiksiz olarak tanınmaktadır.
Tarih kitaplarında onlar hakkında her türlü bilgi bulunabileceği gibi, sadece Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ashabının listesini veren bir çok Tabakat kitabı mevcuttur. Ibni Sa’d’ın “Tabakat” ı, lbni Abdil Berr’in “El Istiab”ı, Ibnül Esir’in “Usdül Gabe” si, İbni Hacer (Rahimehumullah) ın “El Isabe fi temyizis Sahabe” si bunların en önemlilerindendir.
Bu kitaplar içersinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) i müslüman olarak gören kişilerin hayatları ve özellikleri anlatılmaktadır. Yine bunlar ve diğer tarih kitaplarında Sahabe-i kiram’ın bariz (görünen) özellikleri, boylarının uzunluğu kısalığı, şişmanlıkları ve zayıflıkları, saçları ve sakallarının şekilleri ve dikkate değer başka bir yönleri varsa mutlaka belirtilmektedir.
0 halde iddia edebiliriz ki, Allah-ü Teala’nın Resulünün ashabı içersinde sakal traş eden bir tek erkek yoktur. Sakahnı kazıyan, traş eden veya bir tutamdan daha azını kısaltan bir tek sahabe varsa, gösterilsin.
Şimdi iyi düşünelim; Peygamberlerden ve sahabe-i kiram’dan sakalını kazıyan bir tek kişi olmadığı halde bir müslüman nasıl sakalsız olabilir ve sakalsızlığı basit bir günah gibi geçiştirebilir?
Aynı şekilde kendilerine: “Tabiun” denilen ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ashabını gören mümin erkeklerden de sakalını traş eden bir tek kişinin haberi bize ulaşmamıştır. Halbuki tabakat kitaplarında: “Tabiun” denilen bu ikinci asır ehlinin de hayat hikayeleri bize kadar ulaşmıştır.
Özellikle islami ilimleri Sahabe-i Kiram’dan alarak her tarafa yayan alim ve Hadis Ravisi durumundaki tabiin’in arasında da sakalını traş eden bir kişiyi tanımıyoruz varsa gösterilsin. Malum olduğu üzere Sahabe-i kiramdan sonra insanların en hayırlıları bunlardır. Nitekim:
– Abdullah (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):“İnsanların en hayırlıları, içersinde benim bulunduğum asırdakilerdir, sonra akabinden gelenler, sonra onların ardından gelenlerdir.” (Müslim, Fezailüs Sahabe:52, No.2533, 4/1963) buyurmuştur.
Demek oluyor ki, Allah-u Teala’nın indinde en sevgili olan insanların hepsi de sakallıdır. Bunlar içersinde bir tek sakalsız yoktur. Biz bu insanların yolundan gitmekle emrolunmadık mı?
Kendilerini örnek almak ve kendilerine uymakla emrolunduğumuz bütün insanlar sakallarını uzatmışlardır. Hepimizin de bildiği gibi edille-i Şeriyye (şerfatın delillerin) den biri de “icma’ “ dır. Bunun tarifi ise “Aynı asırda yaşayan ulemanın bir konu üzerinde ittifak etmesidir.” Demek ki aynı asırda yaşayan alimler bir konuda söz birliği ederlerse, bu, bütün müminler için kati bir delil olmaktadır. Sahabe-i Kiram’ın icma’ı ise fıkıh kitaplarında en kuvvetli icma’ olarak kabul edilmektedir. İcma’a uymanın hükmü de genellikle farz olarak değerlendirilmektedir.
Şimdi Allah için düşünelim; Allahın bütün peygamberleri, başta da en sevgili Resulü Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve onun bütün ashabı bu konuda ittifak etmişlerdir. Hatta bilindiği üzere icma’, hakkında nas (ayet ve hadisten delil) olmayan meselelerde olur ki, böyleyken bütün ümmete huccet (delil) olur. Yani öyle bir mesele düşünün ki, hakkında ayet ve hadis yok fakat o asırdaki ulemanın hepsi o mesele hakkında bir görüş üzerine birleşmişler, işte o görüşe bütün müslümanlar uymak zorundadır.
Sakal böyle de değildir. Bütün peygamberlerin, bütün sahabe ve salih ümmetlerin ittifak etmiş oldukları bir konu olduğu gibi, ayrıca Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ümmetine sakallarını uzatmayı da emretmiştir. Yani sakallı olmak icma’dan daha kuvvetli bir emirle, Nas’la bize emrolunmaktadır ki, bu durumda her müslüman erkek sakalını salıvermek mecburiyetindedir.
Sakalı Uzatıp Bıyıkları Kısaltma Hakkında Hadis-i Şerifler
-Aişe (Radıyallahu Anha) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “On şey fıtrattandır: Bıyığı kesmek, sakalı uzatmak, misvak (kullanmak), buruna su çekmek, tırnak kesmek, parmak mafsallarını yıkamak (eklemlerde biriken kirleri temizlemek), koltuk altını yolmak, kasıkları traş etmek, su ile taharetlenmek.”(Müslim, taharet:16, No.261, 1/223, Ebu Davud, Taharet:29, No.53, 7/61, Tirmizi, Edep:14, No:2757, 5/91, ibmi Mace, Taharet:8, No:293, 1/107, Nesei, Ziynet:1, No.5055, 8/501, Müsned-i Ahmed, 25114, 9/464)
Ebu Davud şerhi “Bezlü’l-Mechud” sahibi Şeyh Halil Ahmed Esseharenföri (Rahimehullah), Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in: “On şey fıtrattandır.” Hadis-i Şerifinin açıklamasında buyurmuştur ki, On haslet, Allah-u Teala’nın:
“İşte onlar, Allah-u Teala’nın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onlara uy.” (En ‘am Suresi:90 ‘dan) kavl-i şerifinde bizlere, kendilerine uymamızı emrettiği peygamberlerin sünnetlerindendir.
Dolayısıyla sanki biz bu hasletler üzerine yaratılmışızdır. Ulemanın ekserisinden böylece nakledilmiştir. Yahutta bu fıtrattan maksat Sünnet-i İbrahimiyye’ (İbrahim (Aleyhisselam) in sünnet-i seniyyesi) dir. Veya bu, Selim (sağlam) tabiatlar kendisi üzerine yaratılan ve akıllarında güzelliği yerleştirilen Ahlak-ı Hamide (iyi ahlak) dır ki, bu mana çok açıktır.
Bu fıtrattan maksat din de olabilir. Nitekim Mevla Teala:
“Allahın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtrat” (Rum Suresi: 30’dan) buyurmuştur ki, bundan maksat: “Her doğan çocuğun yaratılişında mevcud olan islam dinidir.” Bu na göre: “ On şey fıtrattandır” hadis-i şerifinin manası: “On şey dinden, yani dinle ilgili şeylerdendir.” demektir. (Bezlu‘l-Mechüd: 1/ 129)
Hafız ibni Hacer (Rahimehullah) , Buhari Şerhi: “Fethul Bari” de Ebu Şame (Rahimehullah) dan naklen buyurmuştur ki: Bu hadis-i şerifte geçen fıtrattan maksat, bu on hasleti yerine getirenlerin, Allah-u Teala’nın, kullarını üzerine yarattığı, teşvik ettiği ve kulları için sevdiği fıtratla vasıflanmalarıdır ki böylece onlar, en kıymetli sıfat ve en şerefli suret üzere bulunmuş olurlar.
Kazi Beyzavi (Rahimehullah) fıtrat hakkında söylenen bütün manalan, cibillet (yaratılış), din ve sünnet manalarında özetleyerek “Bu on şey bütün peygamberlerin seçtiği ve şeriatların üzerinde birleştiği sünnet-i kadime (eski bir yol) dur ki, sankibunlar, bütün insanların üzerinde yaratıldığı cibilli bir takım hasletlerdir.” buyurmuştur. (Fethul Bari:10/352)
-Abdullah ibni Omer (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Bıyıkları (makasla) son derece kesin, sakalları bırakın (uzatın).” (Buhari, Libas:63, No.5554, 5/2209)
-İbn-i Ömer (Radiyaliahu Anhuma) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Müşriklere muhalefet edin, sakalları uzatın, bıyıkları kesin.” (Buhari, Libas:62. No.5553, 5/2209, Müslim, Taharet,16 No.259, 1/222)
– Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Bıyıkları kesin, sakalları salın, mecusi (ateşperest) lere muhalefet edin.” (Müslim, Taha ret:16, No.260, 1/222)
– Enes (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:“Bıyıkları kesin, sakalları bırakın, yahudilere benzemeyin.” (Tahavi,Meanilasar:4/230, Ali el Müttaki Kenzul Ummal :17218,6/649)
-İbni Omer (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edilmiştir ki: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bıyıkların traş edilmesini, sakalın da uzatılmasını emretmiştir.”(Müslim,Taharet:16, No.259, 1/222)
– Ebu Saidi’l-Hudri (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Meşrik cihetinden (güneşin doğduğu taraftan) bir takım insanlar çıkacak, onlar Kur’an okuyacaklar, fakat Kur’an onların hançereleri ile köprücük kemikleri ötesine geçmeyecek. Onlar okun av hayvanını delip çıktığı gibi dinden çıkacaklar, ok bir daha kirişine dönmediği gibi, onlar da artık bir daha dine dönemeyeceklerdir.”
Bunun üzerine: “Onların alametleri nedir?” diye sorulunca, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):“Onların almetleri traştır yahut tüyleri kökünden gidermektir.” buyurdu. (Buhari,Tevhid:57,No.7123, 6/2748)
Buhari şarihlerinden Kastelani (Rahimehullah) “İrşadü’s-Sari” de, İbni Hacer-i Askalani (Rahimehullah), “Fethü’l—B ari” de, Ayni (Rahimehullah),”Umde-tü’l-Kari” de, tüyleri yolmaktan maksadın, baş, sakal ve bütün tüylerin yolunması olabileceğini söylemişlerdir. (İrşadü’s.Sari, 4/480, Fethül Bari:13/546, Umdetü’l-Kari: 25/201)
– Hasen (Radıyallahu Anh) dan rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “On haslet vardır ki, Lut kavmi onlar sebebiyle helak oldular. Benim ümmetim de onlara bir huy (haslet) ilave edecektir. Erkeklerin birbirleriyle livata etmesi, çamurdan yapılmış küçük yuvarlak cisimleri (kurşun gibi) atmak, sapan atmak, güvercin uçurtmak, def çalmak, içki içmek, sakal kesmek, bıyığı uzatmak, ıslık çalmak, alkış yapmak veipek giymektir. Ümmetimin bunlara ilave edeceği bir haslet ise, kadınların birbirleriyle (cinsel ilişki kurmalarıdır.” (Ali el Müttaki, kenzulummal:No.73074, 5/377)
İşte bütün bu rivayetler sakal bırakmanın islamda emredilen bir vazife olduğuna delalet etmektedir.
Hadis-i şeriflerde geçen sakalın i’fasından murad: Sakalı salmak, bolca bırakmak, çoğaltmak ve hali üzere terketmektir. Bir engel bulunmadıktan sonra, hadis-i şeriflerde gelen bu emrin icab (vacip kılmak)için olduğu zahir (açık) dır. Burada emrin vücub için olduğunun kabul edilmesine bir mani bulunmadığı gibi, üstelik Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ömrü boyunca sakalı uzatmaya önem vermesi, yine böylece sahabe-i kiram’ın hiç birinden sakal traşı ve bir tutamdan azını kısaltmaları nakledilmemiş olup, hepsinin sakal bırakmaya önem vermeleri, sakal bırakmanın vacip olduğunun açık bir delilidir.
Sakal Bırakmanın Bırakmanın Vacip Olup, Traşının Haram Olduğuna Dair Dört Mezhebin İttifakı
Dört mezhep ashabı ve diğerleri, sakal traşının haram olup, sakalını traş edenin fasık ve günahkar olduğu görüşüne gitmişlerdir.
Ebu davud şarihlerinden: “El Menhelü’l-Azbul Mevrüd” Sahibi Şeyh Mahmud Hattab(Rahimehullah) buyurmuştur ki, sakal traşı müslümanların müctehid imamları olan Ebu Hanife, Malik, Şafii, Ahmed ve diğerleri (Rahimehumullah) indinde haramdır. (El Menhel 1/186)
Yine buyurmuştur ki, Ayet ve Hadislerden hüküm çıkarma görevinde bulunan bütün fukahanın sözleri sakal traşının haram olduğu hakkında açıktır. Nitekim hadis-i şeriflerin gerektirdiği hüküm de budur. Dolayısıyla bu hüküm gereğince amel edilmelidir, zira her mükellefe özellikle ilim ehline vacip olan, Alemlerin Rabbinden vahiy ile Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in dili üzere gelmiş olan hükümlerle amel etme dairesinden çıkmamalarıdır.
Nitekim Mevla Teala: “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasak ettiyse ondan vazgeçin.” (Haşr Suresi: 7 den) buyurmuştur.
Hanefi ulularının mezhebi
Hanefi fıkhının muteber kitaplarından olan “Dürrül Muhtar” da zikredildiğine göre, “Erkeğin sakalını kesmesi haramdır.” (Dürrü’l- Muhtar: 5/261)
“Nihaye” kitabında bir tutamdan fazlasını kesmenin vacip olduğu açıklanmıştır. Bir tutamdan azını kesmeyi ise, hiç bir fıkıh alimi mubah görmemiştir. (Dürrü’l- Muhtar:2/113) İşte bu söz, sakalı kesmek şöyle dursun kısaltmaya dahi hiç bir fıkıh aliminin fetva vermediğine, dolayısıyla bu hususta bir icma’ bulunduğuna açık bir delildir.
Hanefi fıkhının muteber eserlerinden olan “Fethu’l-Kadir” de, Zeylei’nin “Kenz” şerhinde, Şurumbilali’nin “Dürer” haşiyesinde ve Hanefi büyüklerinden daha nicelerinin eserlerinde bu fetva yer almaktadır. (El Menhel 1/186)
Şeyh Abdurrahman El Ceziri (Rahimehullah) , “El Fıkhu alel Mezahibil Erbaa” isimli eserinde buyurmuştur ki: Hanefilerce erkeğin sakalını traş etmesi haramdır, bir tutamdan fazla uzatmaması ise sünnettir, bir tutamdan fazlasını kısaltabilir, sakalın kenarlarından uzayanları almakta bir beis yoktur.
(El Mezahibü ‘l-Erbaa:2/51)
Maliki büyüklerinin mezhebi
Maliki imamlarından Ebul Hasen (Rahimehullah) ın “Şerhü’r-Risale” sinde ve Adevi (Rahimehullah) ın ona yaptığı haşiyede zikredildiğine göre: ‘Sakal traşı haram olduğu gibi, müsle (bir uzuv kesme) sayıldığı takdirde kısaltmak ta haramdır. Amma sakal çok uzun olup, kısaltmakla bir müsle hasıl olmadığı takdirde kısaltmak, evla (en iyi ola) nın hilafıdır veya mekruhtur.”
Allame Şeyh Ahmed En Nefravi El Maliki (Rahimehullah) İmam İbni Ebi Zeyd’in risalesine yaptığı şerh’in Fıtrat ve Hitan bahsinde şöyle buyurmuştur: “Bıyıkları kısaltıp sakalları bırakmakta, acemlerin yaptığına muhalefet vardır, çünkü onlar sakalları traş edip bıyıkları uzatırlardı.
Kisranın ali (Acem hükümdarının hane halkı) da bıyığı bırakıp sakalı keserlerdi. Zamanımızda askeriyede bulunan hizmet erbabına bıyıklarını bıraktırıp sakallarını traş ettirmenin bütün imamlara göre haram olduğunda hiç şüphe yoktur. Çünkü bu, Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in sünnetine muhalif (ters), acem ve mecusi (ateşperest) lerin adetlerine muvafık (uygun) dur.
Örf ve Metlere gelince, bunlarla amel etmek ancak, şan’ (şeriatı tayin eden Allah-u Teala ve Resulü) tarafından kendisine muhalif bir delil bulunmadığı zaman caiz olur.
Bir milletin örf ve adetinin şeriata uymadığına dair bir delil bulunduğu takdirde o örf ve adetlerle amel etmek haram olur. Nitekim, İnsanlar zina yapmayı veya içki içmeyi adet haline getirseler, kimse bu haramların örf ve adete uygunluğundan dolayı caiz olabileceğini söyleyemez. Sakal hususunda da durum böyledir. Çünkü sakal bırakmak şeriatın açık delileriyle vacip olup, traşı haramdır. Dolayısıyla örf ve adet bahane edilerek sakal traşı mubah (serbest) kabul edilemez.
Şafii ulemasının mezhebi
Allame Şeyh Ahmed ibni Kasım el Abadi “Tuhfetü’l-Muhtac bi şerhil Minhac” isimli esere yaptığı haşiyede, Akika bahsinin sonunda şöyle buyurmuştur: Şafii ulemasının büyüklerinden imam-ı Rafii ve İmam-ı Nevevi (Rahimehullah) “Sakalı traş etmek mekruhtur” demişlerse de, “Kafiye” şerhinde, İbnürrif’a (Rahimehullah) buna itiraz ederek, İmam-ı Şafii (Rahimehullah) ın, “Ümm” isimli eserinde sakal traşının haram olduğuna dair fetva verdiğini bildirmiştir.
Zerkeşi ve Halimi (Rahimehullah) “Şuabul İman” da, El Kaffal Eşşaşi (Rahimehullah) da: “Mehasinüşşeria” isimli eserlerinde Imam-ı Şafii (Rahimehullah) in ‘’Sakal traşını haram kabul ettiğini” açıklamışlardır.
Evzai (Rahimehullah) buyurmuştur ki: “Doğru olan fetva, sakal traşını icabettiren mühim bir hastalık olmadığı takdirde sakalın tamamının traş edilmesinin haram olduğudur.”
Allame Şerh Abdülmecid eş-Şirvani’nin, ismi geçen kitaba yaptığı haşiyesinde de aynı böylece zikredilmektedir.
Netice olarak: İmam-ı Şafii nin kendisi sakal traşının haram olduğunu kabul etmiştir. Bir takım şafii ulemasından nakledilen kerahat sözünün yanlışlığı ise, Evza (Rahimehullah) ın “Doğru olan traşın haram oluşudur.” fetvasından anlaşılmaktadır. (El Menhel:1/186-187)
Hanbeli Alimlerinin mezhebi
Allame Şeyh Muhammed es Sefarini el Hanbeli (Rahimehullah): “Menzümetü’l-Adab” şerhi “Gizau’l-Elbab” isimli eserinde buyurmuştur ki: Hanbeli Mezhebinde güvenilir fetva, sakal traşının haram olduğudur. “El-İkna” kitabında da: “Sakal traşı haramdır” diye zikredilmiştir.
Allame Şeyh Mansur ibni Yunus (Rahimehullah) “Münteha” şerhinde de böylece zikretmiştir. Hanbeli fıkhının en muteber eserlerinden olan ‘’El İnsaf” isimli eserde de, Hanbeli uleması arasında sakal traşının haramiyetine dair hiç bir ihtilaf olmadığı zikredilmiştir. (El Menhel: 1/188, El İbda fi medarril ibtida’:Sh.409-420)
Şeyh Abdurrahman el Ceziri (Rahimehullah) da, dört mezhep fıkhını beyan üzere yazdığı eserinde Şöyle buyurmuştur: Hanbeli imamlari, sakal traşının haram olup, bir tutamdan fazlasının almakta beis olmadığını söylemişlerdir. (El Mezahibu ‘l-Erbaa:2/52)
Zahiri ulemasından İbni Hazm, “El Muhalla” isimli eserinde demiştir ki: İbni Ömer (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edilen “Müşriklere muhalefet edin, bıyıkları kazıyın, sakallan uzatın” ( Yukarıda geçti) hadis-i şerifinden dolayı bıyıkları kısaltıp sakalı uzatmak farzdır. (El Muhalla:2/220)
Sakalın Miktarı
Şu bilinsin ki, gerek Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve onun ashabnın sakallarının şeklini haber veren rivayetler, gerekse sakal bırakmayı emreden hadis-i şeriflere baktığımızda, sakalın kısa tutulmayıp, uzatılması gerektiğini anlarız. Üzerinde ittifak edilen husus sakalın kısa olmamasıdır.
Uzunluğuna gelince, İbni Ömer (Radıyallahu Anhuma) avuç dolusundan fazlasının alınabileceğini belirtmiştir. Ulemanın bir kısmı da, fazla uzayarak çirkin görünüm arzeden kılların alınması gerektiğini açıklamışlardır.
Biz burada bu husustaki bir takım rivayetleri zikredelim:
– “İbni Omer (Radıyallahu Anhuma) hac ve ömre yaptığı zaman sakalını tutar bir tutamdan fazlasını alırdı.” (Buhari Libas:62, No.5553, 5/2209)
Hafız ibni Hacer(Rahimehullah) “FethulBari” de buyurmuştur ki: Anlaşılan şudur ki, İbni Omer (Radıyallahu Anhuma) sakalın bir tutamından fazlasını almayı ihramdan çıkmaya tahsis etmemiş, bilakis sakal çoğaltma emrini: “Sakalın enine boyuna son derece uzatılarak insanm suretini bozacak bir hal almayacak şekilde uzatılması” manasında anlamıştır.
Taberi (Rahimehullah) buyurmuştur ki: İnsanlardan öyleleri vardır ki, ‘’Sakalları uzatın” hadisinin zahirine tabi olarak, sakalın boyundan ve eninden bir miktar almayı kerih (çirkin) görürler. Bu yüzden sakallarının kıllarını hali üzere bırakarak dillere destan olurlar.
Bu hususta Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den huccet (delil) vaki olmuştur ki, sakalın fazla uzatılması yasak olup, kısaltılması vaciptir. yalnız bunun miktarıhususunda selef uleması ihtilaf etmişlerdir. Bazılarına göre kısaltılması icabeden sakalın haddi (sınırı), uzunluğuna bir tutamdan fazlası, genişliğine de etrafa dağılarak çirkin bir manzara arzeden kısmıdır.
Önce Cübbeli Ahmed Hocamın Fıtratı Tağyir Risalesi’nden, sonra oradan alan Reddul Muhtar sitesinden alınmıştır.